İçeriğe geç

Görgülü kime denir ?

Görgülü Kime Denir? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü Üzerine Pedagojik Bir Bakış

Bir eğitimci olarak her yeni dersin başında öğrencilerime şu soruyu sorarım: “Gerçek öğrenme nedir?” Cevaplar farklı olsa da, hepsi bir noktada birleşir — öğrenme, insanı dönüştürür. Ancak bu dönüşüm yalnızca bilgi edinmekle değil, o bilgiyi davranışa dönüştürmekle olur. İşte bu noktada karşımıza çıkar “görgülü insan” kavramı. Görgülü olmak, yalnızca nezaket göstermek değil; bilgiyle yoğrulmuş, deneyimle olgunlaşmış bir bilinç düzeyine ulaşmaktır.

Görgülü Kime Denir? TDK ve Pedagojik Açıdan Tanım

Türk Dil Kurumu’na göre görgülü, “terbiye görmüş, iyi yetişmiş, davranışlarında nezaket sahibi kişi” anlamına gelir. Ancak pedagojik açıdan bu tanım çok daha derindir. Görgülü insan, hem bireysel hem toplumsal öğrenmeyi içselleştirmiş kişidir. O, yalnızca bildiğini değil, bildiğini nasıl kullanacağını da bilen insandır.

Pedagojik perspektiften bakıldığında, görgü bir “öğrenilmiş davranış biçimidir”. Sosyal öğrenme kuramına göre (Albert Bandura), insanlar başkalarını gözlemleyerek, model alarak öğrenirler. Bu nedenle görgü, bireyin çevresiyle kurduğu etkileşimlerin sonucunda gelişir. Yani görgülü olmak, öğrenmenin toplumsal boyutunun somut bir yansımasıdır.

Görgü ve Öğrenme Teorileri Arasındaki Bağ

Eğitimde davranışçı, bilişsel ve yapılandırmacı yaklaşımlar, insanın nasıl öğrendiğini farklı biçimlerde açıklar. Ancak hepsi, öğrenmenin bir sonuç doğurması gerektiği konusunda birleşir. Görgülü birey, bu üç yaklaşımın kesişiminde yer alır:

– Davranışçı açıdan, görgülü olmak doğru davranışların pekiştirilmesiyle gelişir. Çocuk, çevresinden aldığı dönütlerle hangi davranışın kabul gördüğünü öğrenir.

– Bilişsel açıdan, görgü, bireyin sosyal durumları anlamlandırma ve uygun tepki üretme becerisidir.

– Yapılandırmacı açıdan ise, görgü bireyin kendi yaşantılarından hareketle oluşturduğu kişisel ve toplumsal bilinçtir.

Bu bakışla değerlendirildiğinde, görgü aslında sürekli öğrenmenin bir sonucudur. İnsan, hayat boyu deneyimlerinden öğrenir ve bu öğrenme, karakterine yansır.

Görgü: Bireysel ve Toplumsal Etkileşim Arasındaki Köprü

Görgü, birey ile toplum arasında kurulan en hassas dengedir. Bir insanın görgülü olması, sadece kişisel bir meziyet değil; toplumsal bir gerekliliktir. Çünkü görgü, karşılıklı saygının, empati duygusunun ve sosyal uyumun temelidir.

Görgülü birey, iletişimde dikkatli, davranışlarında ölçülüdür. Ancak bu ölçülülük bir baskıdan değil, farkındalıktan doğar. Görgülü kişi bilir ki, her davranış bir etkileşimdir; bu yüzden kendi eylemlerinin başkaları üzerindeki etkisini düşünür.

Eğitimde bu farkındalığı kazandırmak, yalnızca bilgi öğretmekle değil; değerler eğitimiyle mümkündür. Çünkü görgü, yalnızca “ne yapılmamalı”yı değil, “nasıl yapılmalı”yı da öğretir.

Pedagojik Açıdan Görgü Eğitimi

Eğitim programlarında görgü, genellikle örtük öğrenme yoluyla kazandırılır. Yani doğrudan öğretilmez; gözlem, etkileşim ve örnek davranışlar aracılığıyla öğrenilir. Bu noktada öğretmenlerin rolü çok büyüktür. Bir eğitimci, öğrencilerine yalnızca akademik bilgi değil, aynı zamanda sosyal farkındalık da kazandırmalıdır.

Bir sınıfta öğrencilerin birbirine nasıl davrandığı, öğretmenin nasıl iletişim kurduğu, kuralların nasıl işlendiği — tümü birer “görgü pratiği”dir. Görgü eğitimi, bireyin sosyal duygusal öğrenme (SEL) sürecinin temelini oluşturur.

Görgülü İnsan Nasıl Tanınır?

Birinin görgülü olup olmadığını anlamak için büyük ölçüde davranışlarına bakmak yeterlidir. Görgülü insan:

– Başkalarını dinlerken sabırlıdır, söz kesmez.

– Eleştirirken incitmez, teşekkür etmeyi bilir.

– Bilgiyi paylaşmaktan çekinmez, kibirden uzak durur.

– Hatalarını kabul eder, öğrenmeyi sürdürür.

Bu özellikler, yalnızca toplumsal zarafet değil; öğrenmenin içselleşmiş biçimidir. Görgü, bilginin davranışa dönüşmüş hâlidir.

Sonuç: Görgülü Olmak Bir Öğrenme Biçimidir

Görgülü kime denir? sorusunun cevabı aslında şu cümlede saklıdır: Görgülü insan, bilgiyi davranışa, davranışı değere dönüştürebilen insandır. Eğitim, yalnızca zihinleri değil; kalpleri de şekillendirir.

Bugün bilgiye erişim kolay, ama görgüye sahip olmak zorlaştı. Peki siz, öğrendiğiniz bilgileri davranışlarınıza nasıl yansıtıyorsunuz? Bir başkasını dinlerken, bir çocuğu yönlendirirken, bir tartışmada söz alırken hangi öğrenilmiş değerleri taşıyorsunuz?

Belki de asıl görgü, öğrenmenin yalnızca bilgiyle değil, insan olma sorumluluğuyla da sürdüğünü fark etmektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
hiltonbet girişprop money